
“XIX.yüzyıl boyunca askeri bozgunlarla güçten düşen, yerel bağımsızlık hareketlerince içten içe kemirilen, büyük Avrupa güçlerinin adaletsiz mübadeleleriyle ekonomik bakımdan zayıflatılmış Osmanlı İmparatorluğu, var gücüyle bir dizi kurumsal reform (Tanzimat) gerçekleştirmiş, bu reformlara bir kültürel yenilenme hareketi de eşlik etmiştir. Matbuatın doğuşundan eğitimin modernizasyonuna, geleneksel edebi türlerin dönüşümünden tiyatro ve roman gibi Avrupai edebi türlerin ithali ve uyarlanmasına bu eserde bütün boyutlarıyla ele alınan işte bu harekettir. Temel bölümler, dönemin büyük ideolojik akımlarının müntesibi olan çağdaş Türk edebiyatının kurucu babalarına ayrılmıştır. Karşılaştırmalı edebiyat konusuna ilgili okuyucular bu kitapta Fransız edebiyatının Türkiye’de sahip olduğu hatırı sayılır tesirin yanı sıra Osmanlıca, Arapça ve Farsçanın klasik poetikaları arasındaki yakınlıklara ilişkin ufuk açıcı açılımlar bulacaklar. Hem bir eleştirel deneme hem de öğrencilerin ve araştırmacıların kullanımına sunulmuş bir kaynak çalışma olarak tasarlanan bu kitabın ilk yayımlandığı 1949’dan bu yana bir çok basımı gerçekleştirilmiş, bu çeviri için söz konusu edisyonların nihai şekli esas alınmıştır.”
Çeviri: Habil Sağlam
Tanpınar’ın Fransızca çevirmeni Timour Muhidine ile XIX Asır Türk Edebiyatı Tarihi Üzerine Söyleşi:
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın 19.Asır Türk Edebiyat Tarihi kitabının şimdiye dek yapılan tek tercümesi 2012 yılında Faruk Bilici’nin başını çektiği dört kişilik bir ekibin yoğun çalışmasıyla Fransızcada yayınlandı. Çeviri sürecini ilk andan itibaren yakından takip eden, metnin tashihine de katkı sunan, Tanpınar’ın şimdilik Fransızcada yayınlanmış tek romanı olan Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün çevirmeni, Türk edebiyatı araştırmacısı Timour Muhidine ile kitabın Fransızcadaki serüvenini konuştuk.
Genel bir soruyla başlayacak olursak, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın 19.Asır Türk Edebiyat Tarihi kitabının size göre önemi ve hususiyeti nedir?
Bu kitap benim için bir edebiyat tarihi değil, bir kültürel tarih kitabı, hatta kültürel tarihin atası. Aynı şekilde Beş Şehir’i okurken de şehir portrelerinden ziyade –özellikle İstanbul bölümünde– ufak bir kültürel tarih incelemesiyle karşı karşıya olduğum hissine kapılıyorum. Çünkü Tanpınar bugün transversalite diye adlandırdığımız anlayışa çok yaklaşmıştır. Matbuat, güzel sanatlar, sosyal hayat… Hepsi oradadır.
Bilindiği gibi 19.Asır Edebiyat Tarihi sipariş edilmiş bir kitaptı, üniversiteye yönelik kaynak eser olarak hazırlaması istenmiş bir kitaptı. Fakat o kitabın belli bölümlerinde kendisinden beklenenden çok daha fazlasını yapmayı başarmıştır. Bu başlı başına dikkate şayan bir iştir. Üstüne üstlük kitap hiç eskimemiştir. Kimse bundan daha iyisini yapmaya muktedir olamadı. Bu hayret verici. Normalde bu tür çalışmalarda ilerleme sağlanabilir fakat 1949’da bu kitabın yayınlanışından bu yana kimse daha iyisini yazamadı.
Hâlâ edebi kanonu belirleyen başucu metni olmayı sürdürüyor…
Evet, 19.yüzyıl Osmanlı’sının hikâyesini bir Türk araştırmacının ağzından anlatan tek büyük referans eser.
Bu eserin Fransız edebiyatı ve frankofon dünyayla bağlantıları üzerine neler söylemek istersiniz?
Bu edebiyat tarihinde Fransız İslamolojisine veya bu alana ait Fransızca tercümelere birçok referans bulunur. Mesela Tanpınar Kaliforniya Üniversitesi’nden meşhur İslamolog Gustave von Grunebaum’a atıf yapar, bu metnin Fransızca edisyonunu kullanıyordu. İslam medeniyetinden bahsettiği giriş bölümünde kendisini Türk araştırmacılarla sınırlamak yerine bu tür metinlere gider. Türkiye’de İslamoloji ve Arap dünyası üzerine kapsamlı araştırmalar yapılmadığı için Fransızcada bu alanla ilgili çok daha fazla malzeme bulmuştur. O dönemde Türkçede Arap kültürü üzerine sentetik tarzda yazılmış bir şey olmadığı için böyle bir tercihte bulunmuştur. Belki şimdi olsa daha farklı imkânları olurdu ama o yıllarda İngilizceden veya Fransızcadan geçerek bu kaynaklara gitmeye mecburdunuz.
Bu çevirinin hikâyesini bizimle paylaşabilir misiniz?
Bu 2009’da başlayan epey uzun bir hikâye. Fransa’da büyük yankı uyandıran Türkiye Mevsimi adlı festival esnasında CNL (Milli Edebiyat Merkezi) benden ve Faruk Bilici’den Türkçeden muhakkak çevrilmesi gereken klasiklerin bir listesini hazırlamamızı istedi. Tanpınar’dan 19.Asır Edebiyat Tarihi’nin yanı sıra aralarında Halit Ziya, Oğuz Atay ve Ömer Seyfettin’in de bulunduğu on maddelik bir liste yaptık. Bir ya da iki yıl sonra Faruk Bilici TEDA’ya sunmak üzere bir dosyası hazırladı. Başvuru kabul edildi ve TEDA ciddi bir ödenek sağladı. Zaten bir Osmanlı edebiyatı koleksiyonuna sahip olan Actes Sud yayınevi bu tercümeyi yayınlamayı kabul etti.
Çok büyük bir proje aslında, öyle değil mi?
Kesinlikle, çok masraflı bir projeydi. 18-20 bin Euro civarında bir maliyeti oldu.
Tercüme ekibi nasıl oluştu?
Benim vaktim yoktu, Faruk bir ekip kurdu. Başlangıçta ekip Gül Mete-Yuva, Ferda Fidan ve Valerie Gay-Aksoy’dan oluşuyordu. Sonrasında Valerie ayrıldı, onun yerini Catherine Erikan doldurdu. Her dört ismin katkılarıyla iyi bir çalışma sürecinin sonunda tercüme tamamlandı. Faruk Bilici ayrıca sunuş yazdı, kitapta adı geçen yazarlara ilişkin bilgilerin yer aldığı çok kullanışlı ufak bir sözlük ve bir dizin hazırladı. Çok iyi çalıştı. Böylece 2012’de kitap yayınlandı. Bu netice bizi son derece memnun etti fakat hakkında hiçbir makale çıkmadı.
Hiçbir yankı uyandırmadı mı Fransa’da?
Institut du Monde Arabe’da (Arap Dünyası Enstitüsü) bir tanıtım toplantısı oldu. CNL’de
Türk Kültür Bakanlığının talebiyle Temmuz başında bir gece organize ettik. TEDA temsilcileri de gelmişti, neticeden ve kalabalığın alakasından da son derece memnun oldular. Daha sonra Rue Lafayette’deki Centre Culturelle de l’Anatolie’de (Anadolu Kültür Merkezi) çok iyi bir etkinlik oldu. Yani kitapla ilgili üç etkinlik oldu ama basında herhangi bir yazı çıkmadı.
Yani Fransız kültürüyle ciddi etkileşimler taşıyan bir metin olmasına rağmen bir karşılığı olmadı.
Çünkü bir gazeteci tarafından çok kolay tanıtılabilecek bir kitap değil bu.
Ya edebiyat tarihi üzerine çalışan araştırmacılar?
Kitap kütüphaneler tarafından satın alındı. 19.yüzyıl üzerine çalışan araştırmacıların fazlasıyla ilgisini çekmiş olduğunu düşünüyorum. Ama henüz bu ilginin sonuçlarını görmedik. Bu kitabın Actes Sud yayınları tarafından yayımlanması bu yazarın bir başka boyutunu ortaya çıkarmış oldu. Daha evvel elimizde bir roman ve bir hikâye derlemesi vardı. Yine aynı yayınevi bünyesinde, Beşir Ayvazoğlu’nun Dergâh yayınları için hazırladığı güzel edisyona benzeyen fotoğraflı bir basım halinde Beş Şehir’i yeniden yayınlamak istiyorum. Şimdilik ikna olmadılar. Yavaş yavaş diğer kitaplarını da çevirmeye çalışacağız. Huzur, hikâyeler… Yapılacak çok şey var. Paris üzerine bir kitap mesela. 19.Asır Edebiyat Tarihi’nin Fransızcadaki hikâyesi entelektüel olmaktan ziyade ticari ve teknik bir hikâye maalesef. Bu kitabın kütüphanelerde mevcut olmasının Fransız okurlarına ve araştırmacılarına fazlasıyla yardımcı olabileceğini düşünüyorum. Ne yazık ki bu büyük kitap hakkında şimdilik söyleyecek çok az şey var.
Söyleşi: Habil Sağlam