“Dede’nin Ferahfezâ ayini sadece bir dua, inanan ruhun Allah’ını aradığı bir çırpınış değildi. Mistik ilhamın vasfı olan geniş hamleyi, sırrı, doğrudan doğruya zorlayan büyük ve dinmez hasreti, hiç kaybetmeden eski musıkinin belki en oyunlu eserlerinden biriydi. Dede alaturka musıkinin makamlar arasında küçük gösterişler, değişmeler ve kararlarla dolaşmaktan ibaret olan gelişmesini o şekilde ifade etmişti ki, ayin kendiliğinden bir sembol oluyordu.”

Huzur

“Bir Be­et­ho­ven, bir Wag­ner, bir De­bussy, bir Liszt, bir Bo­ro­di­n ne ka­dar ay­rı in­san­lar­dı. On­la­rın çıl­gın hid­det ve kin­le­ri, bü­tün ha­ya­tı ken­di­si için ha­zır­lan­mış bir sof­ra zan­ne­den iş­ti­ha­la­rı ve bun­la­rı tek ba­şı­na yük­le­ne­bil­mek için im­kân­sız bir At­las gay­re­tiy­le ge­ril­miş gu­rur­la­rı, hiç ol­maz­sa şah­si­yet­le­ri­ni de­ği­şik plan­da göz önü­ne ko­yan bir yı­ğın na­za­ri­ye­le­ri, ga­ra­bet­le­ri, yu­mu­şak­lı­ğı bi­le et­ra­fın­da­ki her şe­ye bir ars­lan pen­çe­si gi­bi ge­çen mi­zaç­la­rı var­dı.”

Huzur